Geçtiğimiz günlerin ruhu yoran, herşeyi sorgulamamıza neden olan o üzücü, can yakıcı, iç acıtıcı günlerinin ardından bedenim de yorgun bu aralar, fazlasıyla hem de...
Geçici olmasını tüm kalbimle umduğum, dilediğim, istediğim yeni çalışma yerim o kadar yoğun oluyor ki, 4 kişilik ekip sırayla hem akşamları, hem de haftasonları çıkış saati belli olmayan nöbetlere kalıyoruz ve tabi böyle olunca da sinir nöbetleri geçiriyoruz.
Görsel tam da şu an çalıştığım kurumdaki durumu anlatıyor bence. Kimileri ben gibi yoğun tempoyla çalışırken kimileri de yan gelip yatıyor biliyorum. Tam bu noktada Aynur Ablam'ın
şuradaki yazısına ve ona taş atmak istiyorum ama bir ay öncesine kadar aynı odada, aynı rahatlıkta çalıştığım için vereceği cevaptan korkuyorum da :)
Fırsat bulup bloglara da giremiyorum ki şöyle neler olmuş, neler konuşulmuş haberdar olayım :( Ayrıca beni merak edip soran arkadaşlarıma da buradan teşekkür ediyorum.
Son durumum kısaca şöyle:
Çalışıyorum...Hiç çalışmadığım kadar :)
Yoğunum...Günleri unutacak kadar :)
Yorgunum...Hiç olmadığım kadar :)